Kısmette ikinci kere de Üzüm Güzeli yarışmasını görmek varmış.

Dün festival dolayısıyla bi kalabalıktı ki buralar, sormayın. Tam da evde bi ton iş vardı, bin kere sokağa çıktım, yok gazete almaya, yok tahin aramaya falan, her sokağa çıktığımda artan bir 'entel' ve halk yığını gördüm. Mutsuz suratlı topuklu teyzelerle manita kaldırmaya umtsuzca gelmiş tipler de vardı.

Sonra evdeki yemek işleri felan bitti, Ayazmaya gittik ki halk plaja akın etmiş, vatandaş denize giremiyor. Zar zor yer bulduk çantalarını bir şezlonga yığmış bir çifti sinir ede ede.

Üzüm güzeli pek hoş bir kızcağız oldu, ilk üçün kafasına abartmıyorum, yarım bağ asma yaprağından oluşan taçlar taktılar, hediyelerini verdiler. Sonra gideriz sanıyordum ki annem Feridun Düzağaç kimmiş, geçen gün adı bulmacada çıktı bari bi yüzünü göreyim diye tutturdu. Eh peki deyip az daha bekledik ki sunucu teyze Zeki Altınses isminde bir 'mahalli' sanatçının önce çıkacağını söyledi. Bi baktık sahnede Ata Demirer! Bütün Bozcaada teyzeleri yavrusu sahneye çıkmış gibi sevindi, Ata Demirer alaturka söyledi, adalılara iltifatlar yağdırdı ve indi sahneden. Annem Feridun Düzağaç'ı aaa bu kahvede oturan adam diye teşhis etti, yarım şarkıya bile tahammül edemedi de evimize döndük.

Bu sabah fırtına yüzünden etraf uçuyordu, festivali izleyip bir an evvel İstanbul'a dönmek isteyen insanlar etrafta uzuuun ve huzursuz kuyruklar oluşturdu. Millet feribot sırasını vermemek için birbirinin gözünü oydu, adadaki huzur ve güven ortamı geçici olarak sarsıldı. Biz denize gitmedik, etrafta gezindik. Güzel resimler çektim, uzuuuun uzun gazete okudum.

Şimdi kalabalık dağıldı, fırtına birkaç gün daha devm edecekmiş. Bakalım yarın yüzme havası olacak mı?

dedi küpkafa Deniz @ 20:29