Pazartesi, Ekim 17, 2005

gocmen yerli olali...

hanimim yazdi, 'istanbul istanbul olali' diye. ben de nispeten daha uzunca zamandir gocmenlik yaptigim icin dedim bir o gozle bakayim meseleye neler olacak.

ise gurbet diye bakmayacagim; gurbet deyince cunku bulunulan yerden cok kok vurgulanir.
yasadigi yeri degistiren her insan evladi gibi bizde de bir takim degisiklikler meydana geliyor kacinilmaz olarak. bu degisiklikleri siraya koymus bir takim insanlar ve demisler ki bir baska yerde yasamaya baslayinca su evrelerden gecilir:

turist evresi: 3 ay kadar. her seyin goze degisik ve guzel gorundugu bir evre.

ne isim var benim burada evresi: turistligin getirdigi yenilik hissi gectigi zaman yasanan aidiyet sorununu kapsayan evre.

buradan nefret ediyorum evresi: adaptasyonun hemen oncesine tekabul eden ikinma donemi.

alisma ve adaptasyon (adi uzerinde)

bu evrelere adlarini koyan kisiler konuya varilan yerin penceresinden bakmislar. oysa bir de ayrinilan yer var; varilan yerden geri donup bakis var. bu acidan bakinca istanbul hakkindaki dusuncelerinizin de enschede'de gecirdiginiz zamanin bir fonksiyonu olarak degisecegini, gelisecegini soylemek mumkundur. yukarida saydigim evrelerle ayni zaman karsilik gelen o evreler ise -bence- soyle:

"i'm from istanbul" evresi: yeni girilen ortamda kendimizi ortaya koyarken kullandigimiz kimliklerden birisi 'nereli' oldugumuz olduguna gore, turist evresinde en sik kullandigimiz cumlelerden biri bu sanirim. neden from turkey degil de from istanbul? o sorunun cevabi baska zamana kalsin.

istanbul'u ozledim evresi: ozlenilen istanbul mu yoksa oradaki hayatimiz mi sorusunun cevabini bu safhada bulmamiz gerekiyor. sadece sehir degil aileyi ve artik 'gozden irak' oldugumuz arkadasliklari da kapsayan bir surec bu.

aziz istanbul'a uzaktan bakma evresi: vardigimiz yere adapte oldugumuz andan itibaren geriye donup bakmak daha objektif hale geliyor. oncesinde istanbul'la alakali neyi ozledigimiz karmakarisik bir halde iken artik bunlar biririnden ayrilmis; ailemize, arkadaslarimiza ve sehre ozlemimiz ayri ayri yerlere konmus vaziyette. deniz'in su an durdugu ve istanbul'a baktigi yerin de bu oldugunu saniyorum; gocmenlikten yerlilige dogru gecisin son evresi.

gocmen yerli olabilir mi? bence olur. biz bir suredir enschede'liyiz artik. sehre asinaliktan daha fazlasiyiz, sokak adlariyla konusuyoruz, burada mukim arkadaslarimiz var, komsularimizi taniyoruz, her ne kadar olanca belirsizligini muhafaza etmeye devam etse de burada yasamaya devam etmek uzerine planlarimiz var. sehrimiz hollanda'nin en guzel ikinci sehri secildigi zaman "niye birinci olmadi ki" diye hayiflaniyoruz. oldugumuz yerden memnunuz ve en onemlisi bize birlikte bir hayat yaratma sansi veren bu sehri seviyoruz.

sanki sevgimiz sinirliymis da istanbul'a azi kalmis degil; istanbul'u hala cok seviyoruz ama artik orasi yasadigimiz yer degil.

17 Ekim, 2005 12:17, Blogger Deniz boyle dedi...

Elbette I'm from Istanbul! Kendimi baska bir yerle ozdeslestiremiyorum ben Turkiye'de, kimse kusura bakmasin. Turkiye'deki sehirciklerin cogu bana kohneligi, tasrayi, muhafazakar, donuk, tatsiz, zevksiz ve gustosuz bir hayati cagristiriyor.

 
17 Ekim, 2005 13:33, Blogger ycurl boyle dedi...

Ben kusura bakmiyorum ama hem Turkiye'deki sehirciklerden birinde dogdum, buyudum ve sonra universite icin Istanbula ve doktora icin de Amerika'nin kucuk sehirciklerinden birisine geldim. O yuzden az cok kiyaslama yapacak konumda hissediyorum kendimi. Evet Istanbul guzel hem cok renkli hem cok edali hem cok isveli ama ama insanlari yorucu, kaba, samimiyetsiz ve bir hizli akisin icine kapilip gitmisler. Turkiyedeki sehirciklerde ya da tasrada ise yasam daha yavastir Istanbul'a gore. Kosusturmaca daha azdir ama insanlar daha samimidir. Apartmanindaki insanlari, sokagindaki insanlari tanirsin. O sehircikler sana tatsiz, zevksiz bir hayati cagristirabilir Istanbul'dan sonra ama o sehircikler bazen insani sasirtabilir. Istanbul'un hircinligina karsi sakinlikleri ile cogu zaman.

 
17 Ekim, 2005 17:08, Blogger yEşiL boyle dedi...

Seni de kendimize benzetmissiz ya o biraz üzücü.. Neyse ki, vazgecmiyecegini biliyorum Ist'dan. Hosgeldin Deniz!

 
18 Ekim, 2005 03:57, Blogger YesilErik boyle dedi...

Simdi, turist ve ne ariyorum ben burada evrelerini gecirdik cok sukur. Ama diger evreler donem donem liste basi oluyorlar, bir yaris icindeler ki sormayin gitsin bende.

 
18 Ekim, 2005 16:01, Blogger koray boyle dedi...

ycurl benzer bir rotayi takip etmisiz seninle. belki aradaki tek fark benim universite icin geldigim istanbul'da uc universite suresi kadar kalmis olmam olabilir :)

butun bur orneklerde referans olarak istanbul'u almamin (almamizin) nedeni ondan once ve ondan sonrasinin asla ayni olmamasidir. bizim acimizdan sans addebilecek kismi ise her ikisine de asina olmamiz ve aralarinda bir karsilastirma (hasa kiyaslama degil) yapabilecek olmamizdir diye dusunuyorum.

kucuk sehirlerin sukuneti konusunda haklisin; insan iliskileri konusunda ise ayni fikirde degilim. cunku 'insan malzemesi' (ne pis bir terim bu boyle!) her yerde hemen hemen ayni. kucuk sehirden buyuk sehire geciste degisen sey herhangi bir anda etrafinda seni taniyan kac kisinin bulundugudur. eger bu sayi coksa daha sorumlu (uyumlu?), azsa da daha sorumsuz davraniyor insanlar. yani sorun temel olarak insanlarin farkindan degil o sayida insanin bir arada bulunmasindan kaynaklaniyor.

deniz'e tasrayi hatirlatan ey zaten oranin tasra olmasidir. elbette tum estetigin rafinerisi olan bir imparatorluk baskentini bir kucuk sehir ile estetik acidan kiyaslamak mumkun degil. muhafazakarlik da yine yukarida bahsettigim faktorle -herhangi bir anda etrafinda seni taniyan (baglayan) kac kisinin bulundugu ile- alakali. hayriye teyze pencereden bakarken tabusuna kist diyemiyorsun nitekim, yoksa kafana geliyor merdane.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat