Salı, Ağustos 29, 2006

askin kanunu

Gecenlerde okudugum ehh iste turunden bir kitaptan aklimda tek bir cumle kaldi. Kitabimizin kadin kahramani iliskisinin ne durumda oldugunu bir turlu teshis edemedigi erkek kahramana asagi yukari diyordu ki, eskimolarin yuzlerce kelimesi var kar yagisini tanimlamak icin, sert kar, yumusak kar, buzlu kar arasindaki fark onlar icin hayat memat meselesi cunku. Col bedevilerinin ruzgar icin, kum icin yuzlerce kelimesi varken biz aska niye sadece 'ask' diyoruz? Yok mu bunun bir derecesi, ara tonlari, kivamini belirten baska tanimlari?

Ask bazilari icin yerlerde surunmek, kapilarda kole olmak, paspasta kopek olmak demek. Ben almayayim, alana da mani olmayayim. Benim ask dedigim bazisina gore sehvet, bazisina gore siginma ihtiyaci demek. Benim dupeduz salaklik diye gordugum bazisinin hayatinin aski.

Ask polisi gibi iliskilerimi didik didik etmeye cok merakli iki arkadasim olmustu. Evlenmeden az evvel, uzun uzun niye evlenmek istedigimi, niye Koray'la evlenmeyi istedigimi aciklarken, gizli veya acik sorguya cekilirken bir yerlerde artik bu isten nefret etmistim. Arkadasim dedigin kisi, ne kadar yakin olursan ol, nasil senin iliskini senin yerine tanimlayabilir ki? Soylemeye luzum yok, once az gorusmeye, sonra da gorusmemeye basladik.

Hissiyati hakkinda konusmayi sevmeyen, olabildigince kacinan bir insan olarak en nefret ettigim soru, niye evlendigim, nasil evlendigim. Ben Koray'in gozunun icine bakip her gunu oyle gecirmek icin evlendim, ondan daha cok kimseyle eglenmedigim icin, rahat edemedigim icin. Baskasi buna isterse hippopotam desin, isterse baska bisi.

Onun icin memnunum tek bir kelimemiz ve kavramimizin olmasina, olayin cok da killanmamis olmasina. Evlilikle askin ne ilgisi var gibi tatsiz bir saka yapip da ask polislerini, ask manyaklarini iyice dellendirmek istemem.