Salı, Temmuz 04, 2006

tandarts-2

Pazartesi, sabah 9.00: -'Mw. K. Buyrun gelin' diyor discinin upuzuuun kirpikli asistani. Korka korka iceri giriyor, en bir kurbanlik koyun halimle gosterdikleri koltuga yatiyorum. Yuzum bembeyaz, ellerim terli, odum patliyor resmen. Almandisci abi disimi o hayvan gibi siringayla bes ayri yerden uyusturuyor. Gozlerimi simsiki kapatmadan evvel son olarak adamin elindeki kerpeteni goruyorum, bir de kafamdan gelen kemik catirtilarini duyuyorum, bir on saniye sonra cotadanak diye cikiyor sizim sizim sizlayan disim. Kiz kanlarimi temizliyor, hadi bakalim, haftaya gorusuruz diyor.

Pazartesi, oglenden sonra, 16.30: -'Koraaayy noolur eve cabuk gel, gelirken de patates getir, acim, pure yapicam, hadi noolur' diye yalvariyorum telefonda, Koray bey nihayet tesrif ettiginde acliktan gozum donmus bir sekilde bir kilo kadar patatesi hasliyorum. Gozumun onunde sizma zeytinyagli, limonlu leziz pure goruntuleri ucusuyor. Karnim biraz doyduktan sonra, purenin kalanini kaldirirken yuh diyorum, bu kadar patates puresini nasil yiyecem ben, bokunu cikariyorum vallahi acken.

Pazartesi, aksam 21.30: Koray evraklarimizin gerekli gereksiz olanlarini ayiriyor, ben de bizden baska kimin evinden bu kadar cok pasaport fotokopisi cikar acaba diye dusunerek copleri ayiriyorum. Koray bir nektarini isiriyor, sonra da bana bende bir tuhaflik mi var ne diye soruyor. Sok icinde disin diyebiliyorum, disin, nektarin yerken on disini kirdin sen.

Neyse, her iste bir hayir var, en azindan artik o pure ziyan olmayacak.

04 Temmuz, 2006 11:11, Blogger Doruk boyle dedi...

Diş kıran bir nektarin hayal edemiyorum, biraz hammış galiba:) İkinize de geçmiş olsun.

 
04 Temmuz, 2006 14:49, Blogger elif boyle dedi...

uvv, geçmiş olsun. bir kez nektarin aldım burda, yerken bezdim de buruşana kadar dolapta beklettim sonra.

bu arada ben de pürenin zeytinyağlı, limonlu ve soğuk olanını severim :)

 
04 Temmuz, 2006 15:43, Blogger Donna Quijote boyle dedi...

yaa yazik koray'a da, tutamiyorum kendimi, koray'in o halini düsünüp düsünüp gülüyorum.
benden bulasti bu dis meseleleri size, kesin! neyse, caresi var sonucta, kendimden biliyorum.
ha bi de, koray'cim, almanlarin ahi mi tuttu ne? ;)

 
04 Temmuz, 2006 15:59, Blogger Basak boyle dedi...

Püreyi yerken aman dikkat!
(Ya ben aylardır yorum atmıyormuşum bir yere, acayip bi durum var; napıyorum ben, neredeyim ben, siz kimsiniz?)

 
04 Temmuz, 2006 21:22, Blogger ycurl boyle dedi...

Sana ve Koray'a cok gecmis olsun. Dislerinden yillarca cekmis biri olarak o disci koltuguna oturmanin ne demek oldugunu cok iyi biliyorum :(

 
05 Temmuz, 2006 06:08, Blogger Birsen Şahin boyle dedi...

Dişin için geçmiş olsun : )

Sana daha önce yazmıştım, sen de bana tatil dönüşü teşekkür postası atmıştın.

Arada bir, eğer mümkünse tabii, Almelo havadisleri de yaz, hatta şu benim okul hakkında birşey duyarsan, bildir, kapanıyormuş, diye duydum, Chr.M.A.V.O./Almelo.

İyi bir gün dilerim

 
05 Temmuz, 2006 10:05, Blogger uzaktan boyle dedi...

denizcim,cok gecmis olsun.

 
05 Temmuz, 2006 10:54, Blogger crystalsdreams boyle dedi...

denizim geçmiş olsun yahu..aşk bööle bişi olsa gerek..diş ızdırabını bile paylaşıyosunuz len:)
zeytinyağlı limonlu püre çekti bak şimdi canım:)ben de diş gazisiyim,yiyebilirim diğğ mi:)

 
05 Temmuz, 2006 11:27, Blogger Deniz boyle dedi...

Butun gecmis olsun dileklerine tesekkurler, vallahi gecti bile. Koray'in on disi eskisinden bile guzel oldu, ben de az evvel kurabiye yedim katir kutur.

Bu arada Cry'cim, ne pure yapmisim ki, hala var bir miktar. Yolun duserse - ki konu sen olunca bakkala giderken bana bir kahveye ugraman an meselesi gibi dusunuyorum- buyur, ye.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat