Çarşamba, Temmuz 05, 2006

menopozzz



Sicagi sevmiyorum. Sicagi Istanbul'dayken de sevmiyordum ama o zaman durum farkliydi. Hayatim boyunca temmuz sicaginda okula, ise gitmek, ikis tepis toplu tasima araclari kullanmak zorunda kalmadim. Turkiye'deki hayatimin tamamini ogrenci olarak gecirdigim icin havanin dayanilmaz oldugu aylarda ben haldir huldur calisan uc klimanin buz gibi yaptigi annemin evinde oglene kadar uyuyarak, tv karsisinda karpuz yiyip turk filmi izleyerek gecirdim butun yazlarimi. Aksamustu olup hava tahammul edilebilir derecelere dusunce de ya yuruyerek, ya da taksiye binerek istedigim yere gidip serin serin esen bir sekilde otururdum.

Butun bunlara ragmen sicakta sinirli, terleyince asabi bir insan oluyorum. Hollanda iklimi her seye ragmen bana iyi geliyor aslinda. Ac pencereni iki parmak, oohh yaz kis, miss gibi serin serin uyu. Sogugun caresi var, sicagin caresi yok. Mayis sonunda Turkiye'ye geldigim ilk iki gun ayiptir soylemesi, kicimdan soluyarak dolastim. Vakit az oldugu icin allahin sicaginda sokaklarda dolastim, sicaktan yemek yemek istemedim ve kendimi hep bayilacakmis gibi hissedip sinirli sinirli yelpazelendim. Gectigimiz hafta Palermo'da sicak yuzunden bir tur 'fenalik' gecirdim: hic serinleyemeyecekmisim gibi geliyor, nefes alamayacagimi saniyorum, panik oluyorum.

Bu hallerim Koray'a genelde cok komik geliyor, hayatinin buyuk kismini benim tanimimla 'hayvani' sicak yerlerde gecirmis, o sicakta kiremit firinlarinda calismis bir adam olarak beni tahammul edilmez sekilde citkirildim buluyordur belki. Gecen gun sicak krizlerimden birini gecirmis (siz siz olun, oglen vakti hava 37 dereceyken, uzerinizde kot ve spor ayakkabiyla yurumeyin, sizi de carpabilir sicak) azicik sakinlemisken sordum, simdi iyi de yarin obur gun bunun menopozu da var, o zaman ay cok sicak geliyor diye kriz gecirdigimde ne yapacaksin diye sormak gafletinde bulundum.

Yazlik, dedi. Yazlik alirim sana. Her Turk erkeginin yaptigi gibi, ben seni her sene uzuuun aylar boyunca yazliga postalarim, sen sag, ben selamet dedi.

Hayir, ortam cok musaitti -havuzun icindeydik bu konusmayi yaparken- ama bogmadim onu. Aci aci baktim yuzune, bir anda o cocuklari, karisi gunesten, guzel guney ikliminden nasiplensin diye alinan yazlik evlerin aslinda adamlar basini iki dakika dinlesin, rahat etsin diye verilmis rusvetler oldugunu anladim, bu 'yazliklanma' durumunun erkeklik anayasasinda son care kisminda ozel olarak yer aldigini dusundum, sustum. Simdi soyluyorum:

Yok efendim yazlik mazlik. Anca beraber, kanca beraber.

* Resimler bu sabah evin icinin ve disinin sicakligi belgelensin diye cekildi. Bu gunleri de gorecektik yani, vay be!