Perşembe, Haziran 22, 2006

devr-i sami

Ne yalan soyleyeyim, bekliyordum. Artik bela acik acik geliyorum diyordu, aci cekiyordu yavrucak. Sonunda gecen cumartesi olanlar oldu, Senusi iki hikladi, bir tikladi ve stop etti. Benden bu kadar dedi, ya da nallari dikti.

Bu resmini gordugunz yeni makinemiz, ismi Sami, ben bu satirlari yazarken bu evdeki ilk seansini gerceklestiriyor. Ama ben bu anlamli gunde Sami'nin seleflerinden bahsetmek istiyorum.

Devr-i Ferruh: Ferruh, aaah Ferruh.Ismi markasi olan Erres'ten geliyor. Turkiye'de oyle bir marka var mi yok mu bilmiyorum bile. Oyle camasir makinasi deyip gecmeyin ona, haksizlik edersiniz. Tanimaniz gerekirdi. Sagolsun, nev-i sahsina munhasir derler ya, oyle bir makineydi. Bu evde benden eski, benden kidemli oldugunu her zaman hatirlatti bana. Ben kurdugumda calismadi, beni dinlemedi. Dahasi -ay cok affedersiniz- bir kizginlik aninda iccamasirlarimi parca pincik etti bir seferinde. Buygumuzdur dedim, kocamin ceyizidir dedim, sineye cektim, ses etmedim. Isminin erkek adi olduguna bakamayin, pekala bir kadindi o.

Ferruh(e) cok karakterli bir makine idi. Dilinden sadece Koray anlardi. Bir tornavida marifetiyle calisirdi cunku kapagi kirikti, kapagini acmak isterken tornavidayka kanirtmak gerekirdi. Kullanmadan evvel psikolojik fiziksel ve lojistik olarak hazirlaniyorduk. Cise gidilecek, yemek yenmis olacak(guc kuvvet lazim cunku) banyo paspaslari, kirli sepeti, makinenin uzerindeki ivir zivir kalkmis olacak, telefoda konusma, tv izleme gibi islemler onun keyfine gore ayarlanacak da camasir yikanacak... Camasirlari sikarken bir kisinin (ki kocaman makineeyi kucaklayabilen kisi Koray oluyor elbette) onu kucaklamasi ve sakinlestirmesi, bir baska kisinin de yere akan sulari silmesi gerekirdi. Ya da zaman zaman Koray makineyi kucaklayip sabitlemeye calisirken, ben de klozete oturup ayaklarimla makineyi Koray'a dogru teperek ona yardim ederdim. Ne kadar tuhaf birseydir ki, butun afrasi tafrasi banaydi. Ben buraya geldigimde, benim camasirlarim yikanirken yapmadigi huysuzlugu birakmaz, bizi canimizdan bezdirir, ben annemin evine donup Koray tek basina kalinca mutlu mutlu, hic su akitmadan, yurumeden calisirdi. Kiskaniyordu beni iste.

Her sagduyulu, akilli, evlilik birligini korumak isteyen kadin gibi kocami bu tehlikeden bizans oyunlari cevirerek kurtardim. Evlenip temelli Hollanda'ya tasininca dugun altinlarinin bir kismini bozdurarak Ferruh'un kuyusunu kazdim, ben boyle yasayamam diye resti cektim ve devr-i Senusi basladi.

Devr-i Senusi: Senusi'yi de ben secmedim aslinda. Kendim sececek olsam Zanussi marka camasir makinesi almazdim suphesiz, ama o gun dukkanda o vardi muhtemelen, kismetimizmis dedik, adini Senusi yaptik, bagrimiza bastik.

Simdi, ne yalan soyleyeyim, pek bir iliskim olmadi onunla. Ne Ferruh gibi oyuncuydu ne de oyle ilgi alaka bekliyordu. Kendi kendine, su akitmadan, cok yurumeden (tabii ki yine de her camasir yikayista camasir makinesinin ustunu bosaltiyorduk, o kadar da uzun boylu degil) yikayiveriyordu camasirlari. Bir tek sorun vardi ki, cok da becerikli degildi Senusi. Domates lekeli tisortleri oldugu gibi lekesiyle cikariverir, insani sinir ederdi. Ama napalimdi, yapacak bisi yoktu, idare ediyoruzdu. En azindan evin hanimina bir gicigi yoktu, beyine saygiliydi. Tabii bir de Senusi'nin cok agir kanli olmak gibi bir problemi vardi, her camasir yikama seansi 2.5 saat suruyordu 30 derecede bile. Sicak suyla beyazlari yikamak neredeyse yarim gun aliyordu. Iste, naapacaksin, o da oyle biri deyip kabullenmistim ki, iste basimiza isler cikardi.

Hollandali ustalar evime geldiler gittiler, koca ayaklariyla salonumun ortasina kadar girdiler, ben habire yer sildim ama sonucta olan olmustu: Senusi oldu. Simdi bakalim Devr-i Sami nasil gececek.

Umarim sorunsuz olur, huysuz Ferruh'a, agirkanli ve pis Senusi'ye benzemez. Umarim 22 aydan (Senusi'nin omru) biraz daha dayanir.

22 Haziran, 2006 17:53, Blogger elif boyle dedi...

benim de bikaç yıl önce kapağını tornavidayla açtığım bi makinam vardı eheh.
sami mega bi arkadaşa benziyor. panosu bana türkiye'de çürümeye bırakktığımız son teknoloji makinamızı anımsattı. fırk. size hayırlı gelir dilerim.

 
22 Haziran, 2006 19:22, Blogger mazgal boyle dedi...

bizimde emektar televizyonumuz patladı geçen gün.. ne yazık ki yenisini alamadık.. Cansız bedeni hala yerinde duruyor :)

 
23 Haziran, 2006 13:45, Blogger Oya Kayacan boyle dedi...

Benimki de beni yokluğuna hazırlamak için sürekli mesaj atıyor. Son numarası deterjan gözünden su kaçırmak. Dün akşam eve dönerken kırmızı ışıkta yanımda beyaz eşya tamircisi durdu kamyonetiyle. Camdan cama dedim ki, "Ne iş oradan su atmak?" Dedi ki, "Çok mu deterjan koyarsın? Koyma... Ön ayakları mı düştü acaba? Biraz yükselt!"
Yaptık, oldu. Bu sabah sorunsuzdu garibim.

Lakin Deniz'ciğim 22 ay ömür acaip kısa değil mi? Benimki 10 yaşında.

 
23 Haziran, 2006 14:29, Blogger Deniz boyle dedi...

Oyacigim, ne Ferruh, ne Senusi ne de Sami aldigimizda acilmamis gul goncasi degildiler ki! Sen de iki ben diyeyim besinci sahipleri bizdik hepsinin. Eh, Senusi mesela ferah ferah on yillikti. Bu Sami az daha taze, soyle bes- alti yillik gorunuyor. Kisacasi umutluyum bunun bizi bir sure idare edeceginden. Dun de test edip onayladim, masallah, guzel calisiyor.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat