Perşembe, Mart 02, 2006

cig tavuk bile yerim, gerekirse dort tane yerim

ne acayip; eskiden cig tavuk yemek hatir ifadesi iken simdi cesaret (aptal cesareti) manasi daha agir basiyor. bolca kullandigimiz kelimelerin, deyimlerin anlam kaymasina ugramalarina sahit olmak hosuma gitmiyor degil aslinda ama konunun ne deyimlerle ne de tavukla alakasi olmadigi icin hayatimdaki en hatirli insanin talebiylen devam edeyim: hanimim demis ki "gel sen de doldur su dortluk anketi"; basimla beraber (duydum ki bu deyimin de musterisi bolarmis memlekette, sicar gibi racon kesen diziler sagolsun).

yaptigim dort is

  1. ciraklik: bakkal ciragi olarak basladim, terzi ve muhasebeci -onun da ciragi varmis meger, artik ofisboy diyorlar- ile devam ettim. hicbirinden hoslandigimi soyleyemem. eger hoslanmis olsaydim kuvvetle muhtemel su anda bu islerden birini yapiyor olurdum.
  2. dj'lik: universitedeyken yaz aylarinda hayatimi bu yolla kazaniyordum. zamaninda bir sene kasetcilik yapmistim (daha yoktu o zaman cd falan), evvelden elimde olanlarla birlikte saglam bir arsivim olmustu (lisede koca bir dolap dolusu albumumu yuruten yavsak, seni unutmadim hala). aslinda tatile gitmisken yedek kulubesinden oyuna girdim ve 4-5 sene devam ettim. yazlari boyle gaydiriguppak seylerle istigal ederken bir kis da beyoglu rock barlarinin yeni peydahlandigi yillarda (galata koprusu yangininin ertesi senesi) birkac les mekanda da caldim (gitanes ve sirena). bir gun bu kadar eglence yeter deyip inzivaya cekildim ve saniyorum o zamandan beri muzikli eglence mekanlarina toplamda 10-15 kez felan gitmisimdir. belli ki sitkim siyrilmis.
  3. balik ekmekcilik: hani dedim ya yaz aylari, dj'lik falan diye; bazen iste polis amcalar gelip calistigin mekani kapatmak isterler (nedeni her sey olabilir) ve kapatirlar da. dukkan kapaliyken, patron dahil olmak uzere, herkeste paralar suyunu cekebilir. fakat hamdolsun iki parca kalas, testere, cekic ve civi ile bir tezgah yapilabiliyor. e denizde de balik bol olunca didim ahalisi hayatinda ilk kez balik ekmekci goruyor. ingilizler fish&chips niyetine dadaninca hele (sogan daha guzel andy abi n'apican patatesi simdi, zaten zurna gibi olmussun ayilirsin iste biraz) o kici kirik tezgah sezon sonuna dek acik kaliyor ama biz ekipcene bir hafta aranin ardindan sonra dukkanimizi yeniden aciyor ve balik ekmekcilik etiketimize burada veda ediyoruz.
  4. muhendislik: yapmaktan en cok zevk aldigim is muhendislik. isin bilim kismi ile teknoloji kismi nasil ayriliyor bugun bile ikisi arasina keskin bir sinir cizebiliyor degilim bu yuzden hep kendimi muhendis olarak tanitirim meslegimi sorana. ne sansliyim ki her yonune sahit olma firsatim oldu: bildigin uretim muhendisliginden satis muhendisligine (kelimelerin hakkini tam vererek), mebzul miktarda ar-ge projesinden (teknik ve finansal altyapisini hazirlama, eleman secme, yonetimi, danismanligi, her seyiyle) laboratuar muhendisligine (laboratuar kurma ve isletme) kadar her turlu muhendislik aktivitesinin icinde bulundum. nihayetinde isin bilim kismina da girerek saniyorum muhendisligi tavaf ettigimi soyleyebiliriz artik :)

yasadigim dort yer

  1. salihli (ici)
  2. izmir (alsancak)
  3. istanbul (findikzade, serencebey, validecesme, cengelkoy)
  4. enschede (bunun da ici)

hepsini ayri severim ama en cok istanbul'u severim. ilk ucunu yilda bir kez tavaf etmezsem eksik kaliyorum, buna ihtiyacim var.

bikmadan izledigim dort film

aslinda bir filmi oyle onlarca kere izleme gibi bir aliskanligim yoktur -az sonra goreceginiz listenin ilk maddesi haric- ama bazi filmleri oyle severim ki birkac kez daha izlesem de ayni tadi alirim. ama cok izlesem bikarim onlardan da herhalde. o yuzden defalarca derken 3-4 falan diyelim en fazla. genel olarak hayatin anlamini gozume sokmaya calismayan filmleri severim, mumkunse herhangi bir sey hakkinda olmalarini da istemem. isterim ki -benimkine benzer ya da farkli farketmez- bir baska hayatin bir surelik bir kesiti olsun; o kesit icinde varsa aksiyon da olsun, ask da olsun, kahve falan olsun (ne cok severim jarmusch filmerini), becerebiliyorlarsa robot ve yaratik da olur hepsine acigim. iste onlar:

  1. cehennem silahi (lethal weapon) serisi. evde kayitli hali yoktur ama ne zaman canim cok cekse zaten tvde yayinlanir ben de yine izlerim. artik ezbere bildigim icin neresinden basladigim da pek muhim degil.
  2. nobody's fool. paul newman oynuyor, geri kalan herkes ona hayran oluyor. hayatimda gordugum en akici diyaloglar bu filmdeydi. (bunu iki kez izledim bak hesap et defalarcadan kastimin ne oldugunu)
  3. broken flowers. yeni izledim cok sevdim. hicbir sey hakkinda bir film iste, harika! basladigi gibi bitiyor; bittigi zaman hayatin anlamini falan ogrenemiyoruz.
  4. pembe panter serisi. aslinda hepsi degil, filmlerin tumu de degil. oyleyse niye yazdim? cunku liste dolsun istiyorum, savsaklamaya basladim :)

su anda olmak istedigim dort yer

  1. bu bir yer degil, mevsim. su anda yine enschede'de ama gunesli bir yaz gununde olmak isterim. isten de erken kacarim, hanimimla birlikte parkta yayilip sangria yuvarlariz bir kova. iste o iyi gelir su an.
  2. sadece su anda degil herhalde hayatimin herhangi bir aninda guzel bir meyhaneye elimin erecegi mesafede olmayi isterim. cumalari is cikisinda arkadaslarla besiktas'ta (balik pazarinda, turgut'un yeri) iki kadeh yuvarlamayi; aksi yondeki tum cabalarina ragmen favori meyhanemiz olarak kalmayi beceren sofyali'da miskin bir ogleden sonra disarida oturup gelen gecene baka baka raki icmeyi isterim.
  3. elimde hollanda'dan baslayan ve tum avrupa sahil seridini gosteren bir haritayla yolda olmak isterim: hollanda, belcika, fransa, portekiz, ispanya, yeniden fransa, italya, hirvatya, yunanya diye gidiyor harita. sebebini hanimim yazmis nasil olsa, ben biraz genislettim sadece. yolda olmak bize pek yakisiyor.
  4. demirkopru barajinda ilhan, ertan ve murat'la birlikte balikta olmak isterim. bir gun evvelinden sazan oltasi icin kuspe kesmeyi, oltalari hazirlarken didismeyi, oraya giderken yoldan uzum, karpuz ve raki stokunu tedarik etmeyi, illa ki unutulan bir seyler icin biraz daha didismeyi, aksam olunca mezelik levrekleri cekmeyi, kiyidan kerevitleri toplamayi isterim. artik zurna gibi olmusken sabaha karsi oltalara tek tuk sazanlar vurmaya basladiginda oltalara kosarken suya dusmeyi ya da suya dusene anira anira gulmeyi isterim. iki uc gun sonra -sansliysak eger- cektigimiz sazanlarla eve donerken konu komsuya baliklari dagitmayi isterim. zaten tatsiz tuzsuz bir balik sazan, olsa olsa guzel corba olur onu da hanimim yapsin isterim.

dort tatil mekani

  1. hala acik olsa assos'ta cagin motel'de her sene bir hafta gecirmek isterim. kapandi yalan oldu...
  2. cunda tabii ki. biz meyhane tatili yaptigimiz icin iyi geliyor orasi bize.
  3. karaburun.
  4. hic gitmedim ama antakya'nin nefis bir yer olacagina dair inancim tam. kismetse onumuzdeki birkac sene icinde deneyimlerimizi de yazariz.

en sevdigim dort yemek

deniz gecen gunlerden birinde sordu "en sevdigin yemek ne" diye. sormaz boyle seyleri, bilir ki bu soruya cevap vermek tipki "favori grubun ne" sorusu gibi bir sey benim icin. cevap veremem, mumkun degil. bu yuzden sadece deniyorum ama bunlar aklima ilk gelenler oldugu icin olabilir.

  1. zeytinyaglilar. hardcore bir egeli olarak pabucumun uzerine zeytinyagi limon dokup yiyebilirim sanirim. borulce herhalde favorim, yoksa taze fasulye mi, yok ama onu en cok kuzu etli severim, yoksa bakla miydi ya da eksili bamya, ya envai cesit ot? zor nitekim...
  2. lakerda. bir raki masasinda olmayinca sanki bir sey eksikmis gibi geliyor. peynir bile olmasa olur (yok be o da olmaz). herhalde en sevdiklerim listesine bir yerden girecektir.
  3. peynir dedim de evet yahu guzel bir tulum peyniri (izmir tulum diye biliyor istanbullular. oyle teneke tulum falan degil, bildigin killi killi tulum iste). cerez gibi yerim onu o derece. bergama'dan hasi cikar. mandiraci tanidiklarin varsa onlardan da cok saglami cikar. zurnaci'da da her daim guzel tulum bulunur. eskiden salihli'de peynir pazari vardi bak. sadece peynir, tereyag satilan bir pazaryeri dusun. harika bence.
  4. denizden cikan babam haric her sey. mevsimi olsun, tazesi olsun, adabiyla pisirilsin (gerekirse hic pisirilmesin) yerim. ama itiraf edeyim ki cod gibi, halibut gibi sahsiyetsiz baliklari sevmiyorum. cipuranin, luferin, levregin, palamutun, uskumrunun gozunu seveyim.

02 Mart, 2006 22:28, Blogger tavsan boyle dedi...

ege ha hmmm, hem de didim lafi da geciyor.. ilginc. keza insan tanismasa da benzer yerlerden gecmis olmasi ilginc birsey, bu tanidiklik hissini de guclendiriyor. hani oyle sihirli kelimeler vardir ya, belki (yok hatta kesin demek gerek) herkes iclerini baska doldurur kendine gore ama o sozcukler edildi mi yine de biter olay, tamam eyvallah dersin. benim de kocam egeli, didim hem de aslinda orada hic yasamamis da olsa. ben yasadim ama, hem de her yaz. iste boyle. deniz'le de cikar kesin boyle bir takim sihirli sozcukler, keza onunla da baska bir yerlerden degiyor bakislarimiz..

 
02 Mart, 2006 23:24, Blogger YesilErik boyle dedi...

Cod'la halibut en sahsiyetsiz ha? Onlar gene iclerinde en sahsiyetli olanlari be Koray :) Ama katiliyorum. Ben de boyle baliklara kifayetsiz diyorum genelde :PP

 
03 Mart, 2006 12:51, Blogger Annelog Atölye boyle dedi...

Yarı Egeli olarak pek bir tanıdık ve sevildik yiyecekler hepsi. Balık ekmekçilik süper fikirmiş.Benim öğrenciliğim geçti ama ilerde çocuklarıma fikir veririm:)

 
05 Mart, 2006 07:47, Blogger aklimdangecenler boyle dedi...

Bak simdi bergama tulumu dedin kalbimi caldin burada :P Agzimin sulari keyboard'a aktigi icin bu sebepten dolayi bir elektrik iskencesine maruz olabilirim..ne zaman gitsek denizli'ye bergama tulumu satan peynircimize ugrar adamcagizin beynini yer ve 5 kilo peyniri taa bilmemnereye yollattirarark vakumlattirir amerika'ya getirdigimizi tahmin edebilirmiydin :)) Ya bu peynir'in hastaligini Allah kimseye vermesin, yoksa bu ilac, lazim bana diye gumrukten iceriye sokmak icin maymunluk bile yapabilirsin :P ( sssshhhhttttt aramizda kalsin ....)

 
06 Mart, 2006 15:52, Blogger koray boyle dedi...

@tavsan, fi tarihinde yesilerik'le de konusmustuk bu tanisiklik, paralellik mevzuunu ve aslinda bunun o kadar da sasirtici olmadigi kanaatine varmistik -ki hala ayni fikirdeyim. bu arada ben didim'i hic sevmiyorum ve iki yaz evvel akbuk otesinde bir yere giderken (caner'lerin yazliga) icinden gecmisligimiz haricinde herhalde 10 yili gecti gormeyeli ve ozlemedim hic :)

@yesilerik, artik iyice kani olduk ki deniz'le biz artik tad simarigi olmusuz. bunun ne kadar iyi ne kadar kotu oldugunu ise bilmiyorum, insani cok zaman memnuniyetsiz yapiyor maalesef.

@annelog, balik ekmekcilik fikri iyi iyi olmasina da sonra insanin uzerinden o koku bir turlu cikmiyor, cemiyet hayatinda sevimsiz seyler bunlar :)

@aklimdangecenler, bazen rastliyorum amerika'ya (veya baska ulkelere) yiyecek sokmayi basaran insanlarin hikayelerini ama artik kus gribi vakalarindan sonra herhalde iyice zorlasir bu isler.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat