Salı, Ocak 03, 2006

aman yivrim gurbette

Soyle bir baska ailelerle karsilastirinca anliyorum ki 'mesafeli' bir ailem var benim. Birbirini her dakika arayan, habire bir araya gelen komun halinde yasayan insanlar degiliz. Aile toplantisi denilen seyler bes yilda bir birisi evlenirse belki oluyor, o toplantilar da kimse aslinda birbiriyle tanismadigi icin tuhaf bir sekilde geciyor. Ailedeki kisi basina dusen evlilik sayisinin fazlaligindan, herkesin ayri bir sehirde veya ulkede yasiyor olmasindan, kuzenlerimin, amcalarimin az miktarini taniyorum, isimlerini bilmediklerim var hatta.

Bu 'samimiyet' cekirdek aileme de bir sekilde sirayet etmis aslinda: Birbirinin islerine karismayan insanlariz pek cok Turk ailesiyle karsilastirinca, hatta haberdar olmadigimiz bile soylenebilir. Hayatim boyunca babamin nerede oldugunu falan ablamdan ogrendim, isi nedeniyle cok seyahat ettigi icin ne zaman Turkiye'de ne zaman baska bir yerde bilmek mumkun degildir cunku. Yine babamin tansiyon ilaci kullanmaya basladigini bir gun gizli gizli birseyler yutarken farketmistim. Babam da benim dogum gunumu, hangi okulda oldugumu, kacinci sinifta oldugumu asla ogrenemedi. (Simdi okursa her sene okula kac para odedigimi biliyordum ama diyecek) boyle yuvarlandik gittik, ben buraya gelene kadar.

Buraya geldim geleli bu haberdar olmama/etmeme halleri iyice sapitti, annem babam ve ablam 'cocugu gurbette olan insan' davranislari gostermeye basladilar iyiden iyiye: baslarina bisi geldiginde haber vermiyorlar, her seyi olup bittikten sonra, en son ben duyuyorum.

Cok sinir bozucu bisey, ustelik sadece bana da olmuyormus, bu normal bir anne baba haliymis: Yilbasi gunu misafirlerimizden birisi daha o gun babasinin anjiyo oldugunu ogrenmis, ailesi 'uzulmesin' diye haber vermemis kizcagiza. Yilbasindan bir gun evvel ben de babamin ufak bir kaza gecirdigini, bacagini kirdigini, olaydan bir hafta sonra ogrendim. Yuh yani.

Acaba uzakta oldugumuz icin bir tur cezalandirma midir bu, haber vermeyip suclu hissettirme, yoksa nedir anlamiyorum. Ben ne kadar artik gurbet diye birseyin kalmadigini, neredeyse burun buruna yasadigimizi dusunuyorsam da onlar icin mesafe hala gecerli birsey demek ki.

Seytan diyor, cocuk dogur, iki yasina gelmeden haber verme, o derece.

03 Ocak, 2006 13:26, Blogger huysuz boyle dedi...

ben yıllarca ailemden ayrı yaşadım ve hep bu tür davranışları gördüm bizimkilerden.. evet,denizkızı haklı,üzülmeni istemiyorlardır tabi.bir yandan sen de haklısın, sonuçta aile bu di mi iyi ya da kötü olaylardan haberdar olmak istiyor insan. bu arada gemiş olsun babana da..

 
03 Ocak, 2006 14:49, Blogger Doruk boyle dedi...

Geçmiş olsun Deniz'ciğim. Uzaktayken kötü bir şey duyup da yanlarında olamamak, oturduğun yerde kalbinin gümbürdemesi ama yerinden kıpırdayamamak kötü birşey. Bir de ne kadar iyi denirse denilsin inanamaz insan, hep birşey saklanıyormuş gibi gelir. Herşeyden bihaber olmaksa başka bir eziyettir. Bunlar uzakta olmanın cilveleri işte. Herkes kendi payına düşeni alıyor, sen üzülme sakın ve kızma da onlara. Karşı taraftan bakıp görmek kolay olmuyor her zaman.

 
03 Ocak, 2006 15:40, Blogger uzaktan boyle dedi...

ben de diyorum anneme cocuk dogurcam,kucagima alip gelince goreceksin ki benim cocugum var.benim de kardesim kaza gecirdiginde 5 ay sonra mi ne haberim olmustu.o sure icinde buraya geldikleri halde bile soylememislerdi.

 
03 Ocak, 2006 16:34, Blogger ycurl boyle dedi...

Ayni sey bana da pek cok kez oldu.Hatta Amerika'ya geldikten sonra bunu dozunu arttirdilar. Herhalde uzakta uzulmememiz icin soylememeyi tercih ediyorlar. Ama sonradan ogrenmek ve hatta baska bir akrabadan ogrenmek hic hos olmuyor. Babana gecmis olsun umarim hemen iyilesir.

 
03 Ocak, 2006 17:13, Blogger mono boyle dedi...

denizcim bunun samimiyetle alakası yok, sen üzülme diye sölemiyolar kötü şeyleri o kadar. bazen dipdibe olup herşeyi bilmek de zorluyo insanı, dengeli durmak en güzeli ama pek de kolay olmuyo. bu ne yaa senin şeytan herkese çocuk doğur diyo :P

 
03 Ocak, 2006 23:49, Blogger simiole paris carnet boyle dedi...

hayir birsey diil sonra insan paranoyak oluyor. telefonda sesleri kotu gelince "allaaah yine birseyler var bana soylemiyorlar"... nefret ediyorum bu durumdan.

 
04 Ocak, 2006 23:46, Blogger Burcu - Mutfak Camı boyle dedi...

benim ailem İstanbul'da yaşıyor ben Çanakkale'de ablam güneyde bir yerlerde.bazı şeyleri bizden de saklamaya çalıştılar sonra ben paranoyak oldum, kızdım.şimdi ne öğrenirsem anında ablama yetiştiriyorum.dakika sektirmiyorum.hatta anneme soruyorum ablama söyledin mi diye, söylemedim derse anında arıyorum,söyledim derse de anında arıyorum. ondan sonra annemden bana, benden ablama, ablamdan anneme,yine annemden bana, gerçekten önemli bir şeyse de benden kocama ve abime şeklinde bir telefon trafiği yaşanıyor.sonradan ve başkalarından öğrenmek daha kötü.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat