Perşembe, Aralık 15, 2005

X-mas is all around...

Hic sizlanma, sen kasindin cunku. Tutup da elin yamyamina ilan-i ask ettiren, agri kesici olarak yas uzum rakisi kullanan, milletin icinde, sokak ortasinda tai chi yaparmis gibi yapmaya utanmayan malum kisinin lafini dinlersen olacagi budur cunku.

Neymis, hava kotu de olsa disari cikayimmis, onun icin de gezeyimmis. Gezdik de ne oldu, millet aklini kacirmis Christmas diye, tuttugunu satin aliyor. Postahane deli yuvasi gibi, gittigime gidecegime pisman oldum, hani onemli birsey gondermiyor olsam yasli teyzeleri itekleye itekleye kacardim ordan. Her yer asiri isitilmis, terliyorsun, terlemene dunyanin en korkunc sarkilari (bir daha Do they know its Christmas'i soyle ucundan bile duyarsam katil olacagim ona gore) eslik ediyor. ABBA'dan bile yirmiikinci kasa kuyrugundan sonra nefret etmeye basladim, gerisini siz hesap edin.

Keske yasli teyze ve amcalara sokaga cikmak, kalabalik zamanlarda alisveris yapmak icin ozel saatler ayrilsa, onlar paralarini cent cent sayarken onlara sevgiyle bakan dukkan sahipleri muhabbetini esirgemese, arkasindaki insanin acelesi olup oladigini umursamadan (hani cok umursuyorlar ya) o kendilerine ayrilmis saat(ler) boyunca konussalar, dertlesseler. Buna karsilik da ne alacagini bilen, hatta parasini bile tam olarak hazirlamis olan, acelesi olan insanlarla gereksiz yere konusmasalar, en sakar dukkan gorevlileri bu insanlara denk gelmese. Hediye paketi yapmakla gorevli kimseler bir kagidi kiristirmadan kullanabilse, bir kutuyu ucubik bir cisme cevirmeden paketleyebilse...Cok sey istiyorum Enschede'lilerden farkindayim, her alisveris yaptigimda icimdeki canavar, aceleci Istanbullu ortaya cikiyor, sabrim tukeniyor.

Evden disari cikarkenki iyi niyetlerim onikici dakika itibari ile once sabirsizliga, sonra da saldirgan olma istegine donustu, elbette ki kendimi tuttum, insanlara iyi gunler diledim, el falan salladim, salladim da...Donus yolunda yagmur yagmaya basladi, ben tam otobus duragini gecmisken, otobus duragina geri yurumenin anlamsiz oldugu bir noktadayken.

Hortumla islatilsam daha az islanirdim herhalde, arabanin teki de bir guzel yikadi beni, rimellerim akti, pandaya dondum, sahane oldum. Bir de uzerine hala yollarina tas dosenen sokagimizda camurlara bulandim ki, ohh miss miss.

Neyse, simdi dus yaptim, kurulandim giyindim de azicik kendime geldim sayilir. Hem gunahini almayayim arkadasimin; kisa gunun kari: yeni porselen bir caydanlik ve karamelli cay. Simdi sahsiyetli bir christmas filmi izleyeyim bir tane sicak ve huzurlu evimde.

15 Aralık, 2005 17:16, Blogger AluminyumFolyo boyle dedi...

Love Actually'i izlemediysen onu izlemeni tavsiye edeyim mi? Aaa etmişim bile:)

iakhvwm? sanırım işime dönmem gerekiyo demek bu:D

 
15 Aralık, 2005 17:18, Blogger AluminyumFolyo boyle dedi...

tavav salağım, kabul ediyorum:D
yazının başlığına baksana be kadın!

 
15 Aralık, 2005 20:39, Blogger Donna Quijote boyle dedi...

seviyorum seni!

 
15 Aralık, 2005 20:43, Blogger Deniz boyle dedi...

Donna, biliyorum sevdigini ama inan ben islakken bununla bile kurtulamazdin! Nooldu, kurudum, isindim, gul gibi oldu hersey.

 
15 Aralık, 2005 20:44, Blogger Deniz boyle dedi...

Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

 
16 Aralık, 2005 13:10, Blogger simiole paris carnet boyle dedi...

fransiz yaslilari da beni delirtti, o kadar iyi anliyorum ki, 3 euroluk isa biblosuna cek yaziyorlar ya inanilir gibi degil. bitsin bu cilginlik.

ps.caydanlik muthis, karamelli cay da miss, daha ne olsun. tam desarj iste.

 
16 Aralık, 2005 14:48, Blogger Margot boyle dedi...

Senden güzeli yok şimdi, bu porselen demliklere de ayrıca hastayım. Steve Martin'li xmas filmi seyret komik olur hem.

 
16 Aralık, 2005 16:40, Blogger Elifce boyle dedi...

Merhaba demek için geldim.Tesadüfen buldum burayı güzel konulara değinmişsin:))

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat