Bakinin bakin
‘Etrafa bakmaca’ oyunu babam ve ablamla en sevdigimiz seydi ben cocukken, kalabalik bir yerde insanlarin ustune basina, haline tavrina bakarak bir takim ipuclari yakalamaya calisir, hikaye yazardik.
Daha sonraki yillarda nereden ciktiysa ‘isim takmaca’ oyunu basladi. Hatta sonra Bir Demet Tiyatro’da Encumen Bey ve Mucver Abla’yi gorunce cok sasirmis, bir biz degilmisiz diye dusunmustum. Oyun soyle bisi: Hafifce toplu, uzun sacli, memeli, gotlu, esofmanli spor yapan bir kizcagiz gorduk diyelim, babam baslardi ‘Duriye Dotlek’ bunun adi diye, ‘Hayriye Hoplak’ derdi ablam, ben de ‘Selin Selulit’ bir kere o derdim. Bu oyunu oynayarak yillar gecirdik, o zaman boyunca gittigimiz butun bekleme salonlarinda, bayi toplantilarinda, yemeklerde insanlarin bize tuhaf tuhaf bakmasinin sebebi kendi kendimize sapiklar gibi eglenmemizdi herhalde. En son Eylul Bar’a gittigimizde babam yasli (too old to rock’n roll too young to die cinsinden) bir motorcuya bakip, bu adamin adi ‘Ayna Mahruki’ dediginde anirara anira gulerek kendimden gecmistim. Sonra babam kendisi yasli bir motorcu oldugu icin mi ne, dalga gecmez oldu pek o tiplerle.
Ablamla artik oyle bir hale geldik ki, ihtiyacimiz olmuyor koordinat vermeye, gordun mu adami/kadini diye sormaya, zaten ayni seylere taktigimiz icin hain gibi gizli gizli gozleyip guluyoruz, ve evet, ayiyiz, isimiz gucumuz yok, baskalariyla dalga gecen saygisizlariz. Siz degilsiniz sanki, poh!
Gectigimiz hafta yaptigimiz bir arastirmaya gore Koray’la ikimiz bir gunde birbirimizden baska en fazla iki kisiyle konusuyoruz. (Guvenlik gorevlisine gunaydin, sekretere gunaydin ve iyi gunler diyerek) Neden Turkiye’ye gittigimin ilk gunleri sesim kisiliyor, bogazim sisiyor anladim, alti ayda bir bu kadar konusuyorum cunku, antremansiz kaldim burada. Acigi kapatacagim diye kendi kendime konusuyorum hep, sokakta yururken insanlar biraz dikkatle yuzume bakaarlarsa kendimden gectigimi farkedip toparlaniyorum.
Kendi kendime isim takmaca oynamanin yalnizken pek de keyfi yok, bazen telefonumda kamera olmasini cok istiyorum, tiplerin resmini cekip ablama gondermek icin. Bugun sokakta Billur Ozbotoks tipinde bir kadin gordum, aklima bunlar geldi.
ya ne güzel oyunmuş ben de oynıycam artık:) yazı sonuna doğru acıttı ama biraz...
Ben ayni sizin bu oyununuzu senelerdir tek basima oynarim. Ve evet tek basina oynamak biraz zevksiz ayni zamandada riskli.Cunku eger kendimi kaptirirsam kendi kendime kahkahalar atabiliyorum takdir edersinki durduk yerde kahkaha atan bir kadina nasil bakilir buralarda. Bazen oyle cok inceleme yaparim ve bu incelemere oyle cok bayilirimki sabit bir halde kitlendigim olurki bu durumda muhtemel yanimda tanidik biri varsa durtup kendime getirir. Evet itiraf ediyorum insanlari sonuna kadar inceleyip isim takmaya bayiliyorum :)
Allah kimseyi sizin dilinize düşürmesin :-)
Az kaldi, buraya geliyorsun hayirlisiyla...
üst katımızda yaşayan -alimünyumfolyoya göre insansı- bana göre öküzümsü kadına kedinin verdiği isim; basbasgül özgötlek, eşi de dübürcan özgötlek
bugünki yazınla acayip eğlendim. insanlara isim vermesem de ben de insanları çok incelerim. koyubeyaz gibi bu işi tek başıma yapmıyorum. sema ile birlikte yapıyoruz. bir de insanlar hakkıknda hikayler uydurma özelliğimiz var. çıktığımız gezide turdaki bir çiftin adının yabancı olduğunu ve iki erkek kardeşin soyadlarının ailelerinden farklı olduğunu farkedince bissürü senaryo döşedik. kadın adamdan daha genç görünüyor. heralde çocuklar kadının, adam onları abd de okutuyor. kadın eskiden sekreteriymiş... falan da filan. sonunda anladık ki normal bir aile imişler. farklı soyadları olan çocuklar da yabancı soyadlı teyze ve eniştenin yeğeniymiş. biz böyle senaryolar yazarken kuzenim ve erkek kardeşimin ağzı açık kalıyordu.
mertcan dediğin kitabı ben de seneler önce okumuştum. ama kitabın ismini bir türlü hatırlayamadım.
Hah iste, Zekiyecim, o paket turlar bu eglencenin tepeye cikacagi anlar bence de. Gonul ister ki hep beraber bir buyuk tura katilalim, boyle milleti cekistirelim. Kovarlardi bizi ama.
sen de yorum yaz
yorumlari kapat