Çarşamba, Temmuz 06, 2005

Yarim dunya

Iki gundur gozumu actigim andan uyuyana kadar yemek dusunuyorum. Saat Onbir bucuk itibariyle oglen yemegimi de yedim, hala acim. Gidisatimdan korkuyorum artik.

Bir de bir saptamada bulundum ama emin degilim: Iki gundur odamda (oyy adamin odasini kendi odam yaptim bile) benim karsimdaki masada calisan bir cocuk var. Iyi, efendi bir cocuk ama kekeliyor. O her birsey soylediginde (ki cok sik oluyor bu) cumleyi tamamlamamak icin kendimi zor tutuyorum. Acaba butun kekemeler geveze mi, yoksa o kekelerken vakit cok daha yavas aktigi icin mi bana oyle geliyor? Su anda cok mesgul gorundugum icin sustu allaha sukur.

Ha bir de, dun aksam Koray'la yaklasik iki bucuk saat internetten ev baktik Istanbul'da. Gecen yil da ev ararken emlakci jargonuna vakif olmustum, Mecidiyekoy'de duraga yakin denilen evin Kustepe'nin icinde oldugunu, yari bodrum denilen seyin penceresiz ev demek oldugunu, binalarin tadilat gorunce yapim yilinin sifirlandigini biliyorum cok sukur. Zaten emlakcilarin da, koyluler gibi farkli bir zaman algisi var; Valikonagina bes dakika dedikleri ev Kavacik'ta bile cikabiliyor zaman zaman, hepsini gorduk, ogrendik. Yalniz, ilk defa internetten ev baktigim icin Turk halki dekorasyon hezeyanlarini bu kadar yakindan ilk defa inceleme sansim oldu. Gordum ki:
a) Halkimiz pembe renkli badanaya bayiliyor. Baktigim elli evin yirmisinde bir ufak oda 'igrenc pembesi'ne boyaliydi.
b) Bordur denilen facia bir evin luks sinifina sokulmasina sebep oluyor. Bordurler yamuk yapistirilmis olsa da. Ozellikle bir evde salon duvarinin tam ortasindan yol gecmis gibi bir tanesini gordum ki, tamam dedim, hakikaten harika olmus bu.
c) Odalarinda pembe badana tercih eden halkimiz, salona geldiginde kaz boku sarisindan vazgecemiyor, zaten alcak tavanli ve kucucuk odalarini daha da kucuk gostermek icin ellerinden geleni yapiyorlar.
d) Icinde esyalar varken cekilmis resimlerin hepsinde istisnasiz bir depo havasi hakim. Her tarafta biblolar, sehpalar, bufeler, zigonlar, oradan ortu, buradan cicek, orasi kilim desenli, burasi cicek desenli, perdenin firfiri... Insan o evlerde yorulur! (Oturacak yer bulursa tabii)
e) Bir takim muteahitlerin elinde bol miktarda lacivert ve gri banyo fayansi kalmis olmali ki, 2004 ve 2005 yapimi binalarin buyuk bolumunun banyolari bu renklerdeydi.

Velhasil, zevkli bir ismis oturdugun yerden ev bakmak, arada bir devam edecegim.

06 Temmuz, 2005 12:22, Blogger koray boyle dedi...

yarim da ben koysam uzerine koca bir dunyamiz olur hem fena mi?

(yukaridaki cumledeki dilek kipi sadece dil zenginligi amaciyla kullanilmis olup ihtiyac duyulan dunya yarisina halihazirda ulasilabilmektedir)

 
06 Temmuz, 2005 12:32, Blogger Basak boyle dedi...

f) İlandan evin yerini beğenip, fiyatına bakıp, emlakçıyla konuşup, dediklerine inanılmayacağını adımız gibi bilsek de, yine de bir ümitle gittiğimiz evlerin içine henüz girmeden kesif bir küf kokusuyla karşılaştıktan sonra, salonda bahsettiğin sarıya boyanmış duvarın tam da ortasında ev sahinin "yakışıklı", bıyıklı, sırıtkan fotoğrafıyla merhabalaşmak, sonra fotoğraftaki şahsın bizzat kendisiyle tanışıp (yaşasın!), adamın penceresiz odaları olan evini methetmesini dinlerken; tek düşündüğüm şey o evden bir an evvel uzaklaşmak olduğu için gülsem mii ağlasam mı karar veremediğim bir çok andan sonra oturmakta olduğumuz evin değerini daha iyi anlayıp Avrupa yakasına taşınmaktan vazgeçmiştik.

 
06 Temmuz, 2005 12:36, Blogger Basak boyle dedi...

Bir de şu var Deniz, internetten bakarken evin içinin sokaktan daha temiz olmadığı gün gibi aşikar evlerin içini gezmek için ayakkabılarını çıkarmak zorunda kalmıyorsun ya da sana verilen acayip, pis, sevimsiz terlikleri giymek zorunda kalmıyorsun. Kendi evinde internette gezerken keyfine bak...Bu yeme hallerininin sebeplerinden biri de acaba yemek blogları mı, hani yani, olabilir...He he! ;)

 
06 Temmuz, 2005 12:41, Blogger Deniz boyle dedi...

Vallahi cok haklisin, yani dalga gecmek icin yazmadim zaten bunu, kisitli bir butceyle acele icinde ev aramanin zor birsey oldugunu ben de biliyorum, kimseye vermesin allah. Ama bizimkisi zaten bir zorunluluk olmadigi icin, oralarda milletle muhattap olmak zorunda olmadigim icin, kapi kapi dolasmak zorunda olmadigim icin eglenceli geldi bu is bana.
Kimsenin terligini de giymem ben, en sinir oldugum Turk adetlerinin basinda geliyor terlik. Gezerim evlerini coraplarimla. Hih.
Ve evet, yemek bloglarina bakma yasagi getirecegim kendime, olmuyor boyle, hep acim, hep acim.

 
06 Temmuz, 2005 13:20, Blogger Koyubeyaz boyle dedi...

Ben 1.5 sene once evlenmeye ramak kalmis oldugu halde hala ev bulamamis biri olarak evlerin verilen bilgilerin uzaktan yakindan ilgisi olmucak sekilde oldugunu zorda olsa kavramistim.
Umit iste insan her seferinde belki bu iyidir diye gidiyor.

Hele bir tanesi vardiki hala onu hatirlar guleriz Toca ile. Adam merkezi bir yer soyleyip iste soyle boyle diyerek konustu telefonda. Biz gittik emlakciya ev hakikaten dedigi yerde idi, once sasirdik ama sonra anladik ki o anlattigi evin sadece yeri dogru, digerleri facia gibiymis.

Salon duvarlarini sagdan sola carpraz bolup iki renk uygulamasi yapan (abartmiyorum gercektir), mutfak dolaplari yerine plastik sebze sepetleri asan, tuvalete ulasmak icin banyoya acilan kapidan iceri grip tekrar ayri bir kapi ile klozete ulasabilen, koridor duvarinin delinip (dekore edilmis!!) salona pencere acilmasi gibi abuk sabuk seylerin var odlugu bir ev gezmistik. Ben eve geldigimde bir ton aglayip ev bulamayacagimi dusunmustum. Kabus bitti cok sukur.

Ve bu arada Deniz siz evemi donuyorsunuz?

 
06 Temmuz, 2005 16:41, Blogger YesilErik boyle dedi...

Ben de onu diyecektim, donus yolu mu gozuktu?

 
06 Temmuz, 2005 18:36, Blogger şugibi boyle dedi...

yeni evlenecek iki arkadaşımız ev ararken hiç ama hiç güneş almayan bir ev için emlakçı "boşverin güneşi ne yapacaksınız, sabah gidip akşam geliyorsunuz zaten" demişti. biz kediyle hiç ev aramadık. ilk baktığımız ev şu anda oturduğumuzdu. emlakçıya siz bu evi geniş bi aileye gösterin, biz iki kişiyiz diyip çıkmıştım. başke ev bakmaya fırsat olmadan kirada indirim yaptılar (kedinin yüzüne bakan hipnotize oluyor, ev sahibimizin dediğine göre kedi o kadar güzel istemiş ki indirimi, hayır diyememiş) biz de tutmak zorunda kaldık.

not: çabuk gelin.

 
06 Temmuz, 2005 20:07, Blogger Deniz boyle dedi...

Ay yalnis anlasilma olmus burada sanirim, biz donmuyoruz. (Yani en azindan henuz) Marta kadar buradayiz daha, baktigimiz ev bizim icin degil:)

 
07 Temmuz, 2005 08:29, Blogger Koyubeyaz boyle dedi...

Yapma simdi Deniz.... Ne guzel buzluktaki enginarlari bile secmistim bunlar Denize yapilacak diye... :((( Neyse Marta kadar buzluktalar demektir bu, o enginarlari kimseye vermem.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat