Cumartesi, Temmuz 02, 2005

Doktor doktor baksana

Eh, heyecanla bekledigimiz an nihayet geldi dun, Caner Pasa aslanlar gibi geldi, sagli sollu calisti, butun juriye agzinin payini verdi, Doktor unvanini bileginin hakkiyla aldi! Ben azicik agladim onu oyle gorunce, dort yil o kadar cok sizlanmak, o kadar endiselenmek, calismak, calismak, yuzlerce deney, yuzlerce sayfa yazmak (koccaman bi tez yazmis, insan masallah diyor) nihayet sonuc verdi cunku.

Hollanda'da doktora torenleri epey senlikli seyler, dugunden bile daha onemli. Hatta muhtemelen Caner sunnet oldugu gunden beri bu kadar olayin merkezi oldugu bir gun daha gecirmemistir herhalde dune kadar. Frakli haliyle sebeklikler yapmasini engellemedi bu tabii, o ceketin kuyruklarini ucurarak superman pozlari verdiyse de yeterince hizli davranamadigimdan o anlari olumsuzlestiremedim. Olsun ne yapalim.

Aslina bakilirsa bu isin toren kismi, yani dereceyi aldigini bundan epey bir sure evvel ogreniyorsun ama son bir kere aile ve arkadaslarin onunde bir tur show daha yapiliyor, adaya son bir kere daha ecel terleri dokturup oyle doktor yapiyorlar adami. (ya da kadini) Once aday kisa bir konusma yapip o tezi neden yazdigini, neler anlattigini soyluyor cok basit cumlelerle. Sonra pedel denilen, siyah cubbeli, elinde dev bir asa olan (bunun yuzunden Engin adama degnekci deyip durdu da gulmekten geberdim) adam gelip elindeki asayi uc kere yere vuruyor. O kisinin arkasinda yine ortacagdan kalma cubbeleri ile siraya girmis juri var. Juri yerini aliyor, basliyorlar adaya sorulari sormaya, soru soran juri uyesi sapkasini takip oyle konusmak zorunda. Bu arada adayin iki adet 'yanci' si (paranimpff) gerekirse tezin belirli yerlerini okuyor, getir gotur islerini yapiyor bir nevii.
Tam bir saat sonra pedel efendi iceri geliyor, isterse birileri hala konusuyor olsun, sopayi uc kere yere vuruyor, tartismayi kapatiyor. Juri uyeleri icerdekilere sonsuzluk gibi gelen bir on bes dakika boyunca kahve iciyor, bu herifi doktor etsek mi etmesek mi gibi seyler konusuyorlar.

Juri tekrar iceri girdiginde adayimizi sahneye aliyor ve diplomasini verip tebrik ediyor, sonra gelsin bira(cik)lar! Canerin resepsiyonu sirasinda feci bir pot kirdigim icin epey bir sure mor renkli dolastim, iyi ki kizmadi bana. Herkesi ebrik ettik, sevindik, cok rahatlamis ve cok saskin Caner efendiyle dalga gecitk, sonra da eve donduk.

Kutlama yemegini bir Cin lokantasinda verdi Caner pasa, upuzuun bir masada bir tarafta Hollandali is arkadaslari, bir tarafta aile ve Turk arkadaslar olarak konuslandik. Doktorasinin cesitli evrelerinde, master'i yeni bitmis, yeni baslayan, tez yazan, yazamayan bir masa dolusu 'uzatmali ogrenci' olarak ayni seylerden bahsettik; hemen hemen herkesin ailesi doktora yapan cocuklarini 'hala okulunu bitiremeyen cocuk' olarak goruyormus, bu babama has bir durum degilmis onu ogrendim. Yemekten sonra, - ne kadar ilginc degil mi?- de Geus'a gittik elbette ki. Eve donerken artik gun agariyordu, cok uzun ama harika bir gundu.

06 Temmuz, 2005 16:37, Blogger YesilErik boyle dedi...

Komikmis bu degnek olayi ya. Yaziyi okurken bi an ciddiye almadim, Deniz kafa buluyor herhalde diye bile gecirdim aklimdan. Lise ve universite mezuniyetleri burada daha tantanali olmasina ragmen doktora tez savunmasi gayet sade ve siradan. Avrupada da tam tersiymis demek ki.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat