Perşembe, Temmuz 21, 2005

Ay benim kara bahtim kel talihim

Kilo vermem gerektigini Pazartesi gunu dehsetle farkettim. Otobus duragina dogru yururken bir arabadan yansiyan goruntumde portlemis gobegim dikkatimi cekince olaganustu hale gecmek de kacinilmaz oldu. Benim icin olagan ustu hal ise ickiyi kesmek ve hareket etmek zaten, ole kibrit kutusu beyaz peynirlerle falan isim olmaz.
Her sabah 35 dakika okula yurumek, her aksam da 35 dakika eve yurumek, itina ile patat ve boktan kacinmak, bir de az icmekle bir ayda toparlanir, Turkiye’ye tatile dondugumde gonul rahatligi ile bikini giyebilirim diyordum. Tabii ki evdeki hesap carsiya uymuyor, yurumeyi seviyorum ama, sakir sakir yagmur yagarken degil. Son uc gundur sabahlari yuruyorum ama aksamlari feci oluyor disarisi. Eve varir varmaz da gunes aciyor tekrar. Olur musun, oldurur musun? Anlamsiz bir sekilde yuruyus yapacak halim de olmadigina gore sisko olarak donecegim Turkiye’ye. Belki gitmeden o ‘onleyici rejim’lerimden yaparim, ne de olsa Turkiye’de ipin ucu iyice kacacak.

Iste boyle, sisko patates, yarim kilo domates diyor, isime donuyorum ben.

21 Temmuz, 2005 17:17, Blogger Deniz boyle dedi...

Ah Mertcan, su kadar yildir aslinda adi bitterballen olan o sirin seyleri bok olarak cagirsam da istahimi kesemedi hicbirsey...

Hem kokoroc yiyen bir milletin evladi olarak 'bok' kod adi istahimizi kacirmaz bizim, hem Hollandaca bok bir tur bira da demek, bunu biliyor muydun?:))

 
21 Temmuz, 2005 17:27, Blogger mono boyle dedi...

bzn türkiyede o kadar fazla çeşit yiyecek, içecek olmadığı için üzülürdüm, şimdi allahtan yok, yoksa ben 100 kg ı bulurdum diyorum...

 
21 Temmuz, 2005 17:42, Blogger YesilErik boyle dedi...

Bira arkadasim, bu namussuz bira kilo yapiyor, haklisin. Sen soyleyene kadar bunun kilo almada bir faktor olabilecegini kulak arkasi etmisim. Herhalde isime oyle gelmis.

 
21 Temmuz, 2005 18:58, Blogger Deniz boyle dedi...

@Yesil Erik: dalga geciyorsun di mi benle? Uc sene evvel sekiz haftada on kilo almayi basardim ben duzenli bira tuketerek! Kobe sigirlarinin eti niye oyle guzel saniyorsun;)
@pinar: Turkiye'de cok daha saglikli abur cuburlar var,yoksa Turkiye'nin cesidi hangi ulkede var ki? Bir de Turkiye'de, her aldigin grami sana belirtme gorevini ustlenmis densiz teyzeler var, biraz daha caydirici oluyor tabii.

 
22 Temmuz, 2005 08:23, Blogger Koyubeyaz boyle dedi...

Deniz su teyzeler konusuna sonsuz kere sonsuz katiliyorum :))

 
22 Temmuz, 2005 16:12, Blogger YesilErik boyle dedi...

Tamam, diyet bira tuketmeye basliyorum. Bu arada ben bilmiyom Kobe sigirlarinin hikayesini, anlamadim :(

 
22 Temmuz, 2005 16:24, Blogger koray boyle dedi...

yesilerik, kobe sigiri (kobe beef) eti yumusak olsun diye hic kipirdatilmadan kucuk kutular icinde yasayan, bira ve sake ile baslenip masajlarla, kupa cekmekle falan (ciddiyim) etleri daha canliyken yumusatilan bir japon icadi.
japonlarin korkunc bir millet oldugunu dusunuyorum zaman zaman. gerci benzeri bir halti belcika'da ya da fransa'da kumes hayvanlariyla da yapiyoirlar; hayvan dogumundan kesimine kadar -ebadina uygun kutular icinde- hic kipirdamadigi icin etleri kemige tutunamiyor haliyle. boylece pistiginde iyice yumusak oluyor, kemikten kolayca ayriliyor falan filan.

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat