Pazartesi, Mart 14, 2005

ya disindasindir ya da icinde

O kadar uzun zamandir aklimda, hep yazmak istiyordum ama sahika bahsedince artik sart oldu. Turkluk ve buradaki hallerinden, gocmenlikten bahetmek gerek.
Buraya yerlestigimden beri Turk olmanin farkli hallerini goruyorum, Istanbul'da yasadigim zaman boyunca milliyetimi ve 'Turk' olarak konumlanmami akademik hezeyanlar disinda hic dusunmemistim, cogunluktaydim cunku, tanidigim dunyada herkes sehirli, benim kadar/gibi Turktu. Bu sorgulanan, uzerinde dusunulen bir sey degildi. Ne zaman ki buraya geldim, bir seylerin ters oldugunu farkettim. Ilk defa, bundan iki yil evveldi galiba, pazarda alisveris yaparken pazarci cocuk 'abla sen Turkiye'den gelmesin dey mi' dedi. 'eee eveet' dedim ben de. ne yani, hepimiz oyle degil miyiz gibilerinden bakarak. Sonra cocuk acikladi 'sen bir tuhaf konusuyorsun, ordan anladim'. Beyefendinin 'tuhaf' tan kasti tabii ki benim 'normal', icine Hollanda'ca karismamis Turkcemdi. O zavalli oglancagiza uzun sure soylendim, ama artik alistim carsida, pazarda Turkcemin garip bulunmasina. Hmm evet diyorum, Istanbulluyum ben, ondandir, evet, GERCEKTEN Istanbulluyum, babam da oyle hmm...(bir kizcagizla tanismistim burada, bana hic gercek Istanbullu gormedim ben demisti, neyse annemin Ankarali oldugunu ogrenince rahatladi, kabul gordum) Sonra gecen hafta konsoloslukta, sizin Turkiye'den gelmis oldugunuz durusunuzdan, tavrinizdan belli, buradaki Turkler cok baskalar dedi, konustugum biri. Ne diyecegimi bilemedim, hakaret mi etti, iltifat mi?
Sunu hizla anladim ki, genis bir Turk cemaati olan bir ulkeye sonradan, egitim, kalifiye iscilik gibi bir niyetle giden Turk cok daha zor bir durumda. Turk cemaatinin 1970'lerde kendi koylerinden getirdigi genel normlara uygun degilim bir kere, basim acik, evden disari cikarken kocamdan izin almam gerekli degil (bir kadincagiz da kocan seni oraya 'saliyor' mu demisti, okulu kastederek, aglayayim mi, kizayim mi simdi?) icki iciyorum, Hollandaca bilmesem de bir sekilde iletisebiliyorum yerel halk ile. Onlarin alistigi Turk, Musluman, evli, Hollanda'da yasayan kadin degilim iste. Ote yandan Hollanda'li degerlerine de sahip degilim, zaten varligimi kanitlamak icin bu tur bir entegrasyona ihtiyacim da yok. Iki cami arasinda binamaz olmak mi deniyordu bu duruma?
Her gocmen grubunun ilk kusagi kayip, ikinci kusagi iki arada bir derededir, ucuncu kusak artik entegre olur derler. Ne yazik ki, ucuncu kusakta bile uyumlanma emareleri gormek cok guc burada. Birkac yuz agartici ornek var elbet benim de tanidigim. Ama bu her gun otobuste gidip gelirken gordugum duydugum gercekleri degistirmiyor. Avaz avaz konusan Turk kizlarinin anlattiklari cok acikli zira: babalari tarafindan eve kapatilan kizlar, butun maaslarini ailelerine teslim etmek zorunda olanlar falan. Yani kisacasi onlarin algilanma, kendilerin algilama bicimi farkli, onlar 'Turk gocmen' veya simdiki tabirle Avrupali Turk. Ben, benim gibiler ise, milliyetin artik cok da onemli olmadigi baska bir yerden bakiyoruz hayata galiba.
Ben yine de bu sorunun illa ki Turk olmakla alakali olmadigina inaniyorum bu konuda okudukca, buradaki insanlarin boyle olmalarinin, beni, benim gibileri farkli gormesinin nedeni Turklere ozgu degil, sinifsal bir sey. Dunyanin her yerinde az egitimli, kalifiye olmayan islerde calisan gocmen gruplari sonradan gelenlere benzeri sekilde davraniyor, hepsinde de toplumun genel kurallarina uyma(ma), ana vatanda kabul edilmeme sorunlari var. Insanlarin davranislarini milliyetine degil, sosyal gruplarina baglamak daha mantikli geliyor bana. Ayni yerlerden gelmemisiz ki ben kabul edileyim?