Çarşamba, Aralık 15, 2004

az kaldi...

bugunlerde beni enn mutlu edecek hediye boynuma asilabilecek boyutta dijital bir tabela olurdu. (onlara dijital tabela mi denir, onu bile bilmiyorum ya, neyse) hani su yazilarin falan akip gittigi cinsten. ben de avrupa birligi ve 17 aralikla alakali dusuncelerimi oraya yazar, rahat ederdim. insan icine ciktigim nadir gunlerde bu konu disinda birsey hakkinda konusmuyorum ne de olsa. kendimi ogrenci degil muhabir veya turk delegasyon uyesi gibi hissediyorum. tabii bunun nedeni avrupa birligi sinifinda olmam da olabilir:)
bu sabah da boyle basladi, saat onda de vroom efendi ile randevum vardi, yazamadigim makale hakkinda. ilk once gecen gun okula gelen ab raportoru hakkinda dedikodu yaptik, sonra amca her normal hollandali aydin gibi turkiyenin katiliminin ne de iyi olacagini anlatti. seinfeld'in gay olmakla alakali bolumunde jerry ve elaine devamli 'not that there is anything wrong with that' diyordu ya, aynen ona benzer bir yaklasimlari var hollandali aydinlarin turkiye konsuna. nedense hepsini samimi bulmuyorum. sonra da makalemi konustuk,sonucta yine gender hakkinda yaziyorum. o kadar cok sey istiyor, o kadar az zaman var ki, karalar bagladim tekrar.
derse girdigimde ise daha da tuhaf biseyler oldu, veragul hanim babami ruyasinda gormus, onlari anlatti, ruyasinda babam vera'ya 'ben kuslari hic sevmem' diyormus, rusca olarak. o da babama kirmizi bir kask uzatiyormus. sinifca kafayi yedik bence, baska bir aciklamasi yok olanlarin. benim son gunlerdeki ruyalarim genelde ab eksenli, bu sabah bayragi gordum mesela.
burs ve kira yardimi konusunda nihayet bir takim gelismeler oluyor gibi, ocak ayindan itibaren ogrenci bursu almaya basliyacagim. bugun vergi formumu jaco'ya doldurtmaya calistim ama beceremedi, sahsen hollandali olmasina ragmen, sanirim umudu kesecegiz o isten.
ha bu arada ben boyle cogul konustum ya, tamamen gereksiz, ne de olsa pratikte artik bu evde yalniz yasiyorum. koray laboratuara tasindi cunku. pazar gunu havaalaninda bulusuruz sanirim. her gece eve sekiz bucuk civari geliyor, televizyona bakarak yemegimizi yiyoruz, sonra da o bilgisayarin basina geciyor, ben de okuyorum. sonra benim uykum geliyor, yatiyorum, o yine kalkip yine calisiyor, sonra da sabah oluyor. nefis yani. neyse belki istanbul'da gorusuruz kendisiyle.

15 Aralık, 2004 18:45, Blogger koray boyle dedi...

ha gayret! son 3 gun :)

 

sen de yorum yaz

yorumlari kapat